SUNUŞ
Mehmet Düzen yoldaşın kardeşi Kenan Düzen ile yoldaş hakkında yapılan bir röportajı yayınlıyoruz. Röportaj, yapılma tarihi notu düşülmese de, hareketin yayınlarında 2004 yılında yayınlanmıştır. Daha önceden yayınlanmış olmasına rağmen, Mehmet Düzen yoldaş hakkındaki bazı bilgi hatalarının halen daha devam etmesi yüzünden, bu yayının bu hataları düzeltmeye vesile olmasını diliyoruz.
Röportaja ve diğer kaynaklara göre[1] yoldaşın hayatı şöyledir:
Mehmet Düzen yoldaş (kaynak: PŞTA).
Mehmet Düzen yoldaş,[2] Dersim, Ovacık, Çöğürlük köyünde 5 Şubat 1961 tarihinde doğdu. Ailesi ilerici, yurtsever bir aileydi. Küçük yaştan tipik bir köylü çocuğu gibi üretimde yer aldı. İlk ve ortaokulu (yine ilk defa devrimci düşüncelerle tanışacağı) Ovacık Yatılı Bölge Okulu'nda, liseyi Tunceli Öğretmen Okulu'nda okudu, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'ni kazansa da gerek yoksulluk, gerek devrimci mücadeleye atılım kararı yüzünden gitmedi. 1976-1977 yıllarında Adana'da Kültoprak Fabrikası'nda işçi olarak çalıştı.
Profesyonel faaliyete geçince kırdaki seyyar birimlere 1980'de katıldı. 12 Eylül ile birlikte aranır duruma düştü. Mazgirt başta olmak üzere birçok yörede TİKKO saflarında faaliyet yürüttü. Mazgirt Örs'te bir düğüne yapılan ziyarette bir niteliksiz unsurun ihbarı sonucu Peri karakolu jandarmalarının geldiğini fark ettiklerinde gerillalar köyü terk etti, lakin bu sefer de ters taraftan gelen Muhundu karakolu askerleriyle karşılaştılar. İki ateş arasında kalan gerillalar içinde Mehmet Düzen yoldaş şehit düştü, birisi yaralı kalan ikisi sağ olmak üzere üç kişi de düşmanın eline geçti.
Mehmet Düzen yoldaşın ardından komünist önder İsmail Bulut yoldaş, Kızılkale ağıdını yazdı:[3]
Komünist önder İsmail Bulut yoldaş (kaynak: İşçi-Köylü Kurtuluşu. Haziran 1992. Özel Sayı. Sayfa: 1.)
Yıkılasın Kızılkale,
Yüreğimde acı yare.
Damla damla kan yutarsın,
Yıkılasın Kızılkale!
Adına layık olmadın,
Yiğitleri korumadın.
Hani nerede kudretin?
Yıkılasın Kızılkale!
Partizanlar haykırıyor,
Kızılkale sarsılıyor,
Mehmet yoldaş can veriyor,
Yıkılasın Kızılkale!
Bakın hele şu Düzen'e,
Adalet denir mi buna?
Şahinî'yim sizden yana,
Yıkılasın Kızılkale!
Yiğit Partizan Mehmet Düzen yoldaş ölümsüzdür.
İbo'dan Demirdağ'a – Tarihimizden Öğreniyoruz
2023.08.26.
[1] "Mehmet Düzel". İşçi-Köylü Kurtuluşu. Ocak 1984. Özel Sayı. Sayfa: 61.
[2] Bu yoldaşın ismi bazen, bilhassa erken dönem yayınlarda "Düzel" diye geçer. Doğrusu, Düzen'dir. Bu tarz hatalı bir ifade için bkz: agy.
[3] agy.; not: imla değiştirildi.
Yine kendi sesinden şöyle bir çeşitlemesi de mevcuttur:
Yıkılasın Kızılkale,Yüreğimizde acı yare.Damla damla kan yutarsın,Yıkılasın Kızılkale, faşist cunta!Adına layık olmadın,Yiğitleri saramadın,Hani nerde kudretin?Yıkılasın Kızılkale, faşist cunta'TİKKO'cular haykırıyor,Faşist cunta sarsılıyor!Mehmet yoldaş can veriyor,Yıkılasın Kızılkale, faşist cunta!Faşist cunta peşin sıra,Aldın sen onurlu yara,Yüz binlerce Mehmet sıra!..Yıkılasın Kızılkale, faşist cunta!Hele bakın şu Mehmet'e,Adalet denir mi buna?Şahinî'yem sizden yana,Yıkılasın Kızıkale, faşist cunta!
***
“Şehit ailesiyim demek, düşüncelerini sahiplenmekle olur”
5 Şubat 1981'de Dersim
Mazgirt'in Örs köyünde
TKP/ML TİKKO gerillaları
ile TC ordusu arasında çıkan
çatışmada şehit düşen
Mehmet Düzen'in kardeşi
Kenan Düzen ile yaptığımız
söyleşiyi yayınlıyoruz.
- Bize Mehmet Düzen'i anlatır mısınız? Ailesi, çocukluğu, büyüdüğü ortam
nasıldı?
- Abim Mehmet Düzen, Dersim OvacIk'ın Çöğürlük köyünde doğdu. 1961'in,
5 Şubat Perşembe günü doğdu, çok ilginç
bir durumdur ki, 5 Şubat Perşembe günü
1981'de de vuruldu. Tam yirmi yaşındaydı. Okul hayatı Ovacık Yatılı Bölge Okulu'nda geçti. İlkokul ve ortaokulu yani sekiz yılı orada geçirdi. Daha sonra Öğretmen Okulu'na girerek orayı bitirdi.
- Peki, kişilik özellikleri nasıldı? Hangi özellikleri ön plana çıkıyordu?
- Çok sessiz ve sakin, yardımsever birisi olarak tanınırdı. Köyde herkes –Babamın adı da Mehmet– "Memetgilin [sic] oğlu" derlerdi. "Kimseye zararı olmayan, çok
saygılı terbiyeli birisiydi". Saygı, onun çok üzerinde durduğu bir kavramdı. Köyde olsun, gittiği yerlerde olsun kendinden
büyüklerle ve yaşlılarla çok iyi ilişkisi olmuştur.
- Devrimci düşüncelerle nasıl tanıştı?
Örgütlü faaliyete ne zaman başladı, bunları biliyor musunuz?
- Devrimci düşüncelerle tanışıklığı Yatılı Bölge Okulu'nda oldu. Yatılı Okulu
bitirdikten sonra, Tunceli Öğretmen Okulu'nu kazandı, oraya gitti. Orada zaten tamamen siyasi faaliyet içine girmişti. Örgütlenmesi orada oldu yani. Zaten okulu
bitirdikten sonra tamamen örgütlü faaliyetin içinde yer aldı aktif biri olarak.
- Gerillaya katılması ne zaman oldu?
Gerillaya katıldıktan sonra görüşebiliyor
muydunuz?
- Öğretmen Okulu'nu bitirdi, eve gelmedi sonrasında katıldı hemen. Senede
bir defa köye gelip giderdi. Görev yeri
Mazgirt bölgesiydi, bunun yanısıra [sic] Çukurova, Elazığ, Diyarbakır, Malatya gibi
yerlere gidip geldiğini duyuyorduk orada
görenlerden.
- Peki en son ne zaman görüşmüştünüz?
- Zaten uzun süre beraber kalamadık
biz onunla. En son bir yıl öncesinde görmüştüm yani 1980 yılında. Karakoçan'da
çıkan bir çatışmada, Orhan Bakır'ın şehit
düştüğü çatışmada yaralanmıştı. Ordan [sic] gelmişti köye, yaralıydı. Bacağından yarası vardı. Çatışmayı anlatırken Orhan
Bakır'ın sayesinde kurtulduğunu söylemişti. Orhan Bakır ona uzaklaşmasını,
kendisinin kalacağını, sonra çemberi yarıp çıkabileceğini söylemiş. Mehmet bölgede yeni olduğu için araziyi bilmiyormuş, Orhan Bakır araziyi tanıdığı için kalmış ve sonrasında şehit düşmüş. Mehmet
yeni katılmıştı o zaman gerillaya.
- Gerillaya katılması aile içinde, köylülerce nasıl karşılandı?
- Nasıl karşılansın, zaten köylüler diyorlardı "bu aile köylüleri devrimcileştiriyor" diye. Ailesi de onun gibi düşünüyordu zaten. Sadece Mehmet değildi yani aile içinde devrimci düşünceleri savunan.
Babam 1971'lerde aktif olarak mücadelenin içinde yer alıyordu. Biz ilkokula gidiyorduk o zaman. Babam sabahlara kadar
kitap okuyordu, geliştiriyordu kendisini.
- Babasından da bir etkilenmesinin olduğunu söyleyebiliriz o halde.
- Tabi [sic] olabilir böyle bir etkilenme.
Şöyle bir örnek vereyim, o dönem biz hepimiz kendimize devrimci diyorduk ama
12 Eylül'ün o zor koşullarında babam bizden daha iyi destek oluyordu devrimcilere. Belki biraz korkuyorduk biz. Mehmet'in şehit düşmesinden sonra, evlat acısıdır sonuçta, hiç kimse evladının öyle olmasını istemezdi. Her babanın yaptığı bir
tepki verdi yani.
- Onunla ilgili aranızda geçen herhangi
bir anı var mı bizimle paylaşmak istediğiniz?
- Şöyle; onunla küçüklüğümüz beraber
geçti. Beraber davara gider, beraber ot biçerdik. İki yaş vardı aramızda. Ailenin en
büyüğü oydu, ondan sonra ben. Beraber
işe gittiğimizde güneşe karşı dayanıklı değildi pek, ot biçtiğimizde o hep gölgelere
kaçardı. Ben de kızdırıyordum onu "Ben
çalışıyorum, sen kaçıyorsun, güneşten
korkuyorsun" derdim ona. Kızarıp duruyordu o da. Amcamın kızı vardı bizimle
beraber çalışan. "Sana dayımın kızını getireceğiz" diye kızdırıyorduk Mehmet'i.
Biz kızdırıyorduk, oda kızıyordu. Beraber büyüdük, beraber yaşadık. Babam o
dönemde inşaatlarda çalışıyordu çocuklar
küçüktü. Biz ikimiz bakıyorduk eve.
Ekonomik olarak oldukça güç şartlardaydık. 1976-1977 yıllarında Adana'da
çalıştı bir süre Mehmet, Kültoprak Fabrikası'nda
- Şehit düştüğünü nasıl haber aldınız?
- Ben o zaman lisede okuyordum. 5
Şubat günü halamlarda oturmuş, televizyonda haberleri izliyorduk. Mazgirt'in
Örs köyünde çıkan çatışmada ölenlerin
arasında söylediler adını. Şehit düştüğünü böyle öğrendik.
- Ailesi ve köylüler nasıl karşıladı şehit düşmesini?
- Şehit düştüğünü öğrenince gittik, cenazesini aldık getirdik. Kışın zor şartlarına rağmen, büyük bir kitle katıldı cenazesine. 12 Eylül'ün ilk şehidiydi. 12 Eylül'ün baskı dolu koşullarına rağmen çok
büyük bir kitle katılarak sahiplenmişlerdi cenazesini. Faaliyet alanı olan Mazgirt'te
halkın hepsi tanır Mehmet'i. "Poto" olarak bilinir. Bugün Mazgirt'in hangi köyünde onu sorarsanız herkes tanır ve çok
sevilen sayılan birisidir bölgede. Gerillada olduğu süre içinde "Poto" geldi denildi mi kucak açıyordu insanlar. Bunlar anlatılıyordu. Mesela biz halen Mazgirtlilerle bir araya gelip konuştuğumuzda onun
benim abim olduğunu söylediğimde saygı gösteriyorlar. Çok seviliyordu gerçekten.
Köyde de çok sevilen biriydi.
- Okul hayatında nasıl bir öğrenciydi?
- Başarılıydı. Ankara Fen Fakültesi'ni
kazandı gitmedi. Babam "tarlayı satarım
seni okuturum" dedi gitmedi. "Benim için
satmayın" demişti babama. İkincilikle kazanmıştı ama yoksulluktan kaynaklı devam etmedi. Siyasi olarak da çok birikimli
birisiydi. Sürekli tartışmalara katılırdı.
- Peki gazetemiz aracılığıyla diğer şehit ailelerine ve okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
- Şehit ailesi olmaktan ziyade, önemli
olan o düşünceleri sürdürmektir. Önemli
olan budur. "şehit ailesiyim" deyip ona
sığınmak önemli değil, düşüncelerini sahiplenmek önemli. Bu insanlar belli şeyleri kavramış, inanmış ve belli bir inanç
uğruna gitmiştir gerçekten şehit düşmüştür, ama bir ailesi daha farklıdır. "Ben şehit ailesiyim" diyorsa onun düşüncelerine
sahip çıkmalıdır.
- Teşekkür ediyoruz.
- "“Şehit ailesiyim demek, düşüncelerini sahiplenmekle olur”". Yeni Demokrasi Yolunda İşçi-Köylü [Yurtdışı baskısı]. 31 Ocak-13 Şubat 2004. Yıl: 2. Sayı: 2004-3 [27]. Sayfa: 24.
Not: İmla ve yazım hataları korunmuştur.