21 Mayıs 2022 Cumartesi

BELGE | Kazım Çelik - İbrahim Kaypakkaya anma gecesine mesaj (1985)

ÖN AÇIKLAMA


Kazım Çelik yoldaşının ölümünün 35., İbrahim Kaypakkaya yoldaşın ölümünün 49. senesinde, hem İK'yi, hem de Kazım Çelik'i anmak için, kendisinin İK hakkındaki merkezi geceye Merkez Komitesi adına gönderdiği bir mesajı yayınlıyoruz.

Yazıyı, İşçi-Köylü Kurtuluşu (İKK)'nda çıktığı gibi transkribe ettik, düzeltmelere gitmedik (sadece eksik harfler ve noktalama işaretleri oldu mu, bunları köşeli parantez içinde ekledik). Bunun dışında bazı bilgi ve imla hatalarına sadece yanlarına "[sic]" ("sic erat scriptum", Latince "yazıda böyle") koyduk. Bunlar nelerdir?

— Mesela kısaltmalara gelen ekler bilindiği gibi uzun haline göre değil, kısaltmaya göre gelir. O yüzden TKP/ML kısaltmasına gelen ek, "T[ürkiye]K[omünist]P[artisi]/M[arksist]-L[eninist]'in" değil, "TKP/M-L'nin" olmalıdır. Bu iki kullanım metinde iç içe geçmiş halde kullanılmıştır, biz yanlış olanlarında sic ekledik.
— Yine mesela "Kuruşçev-Brejnev" diye geçen isimler, aslında Hruşçof ve Brejniyef diye okunur. Gerçi Brejnev, hatalı da olsa bizim dilimize de geçen halidir ama "Kuruşçev", İngilizce romanizasyonun ("Khrushcev") hatalı bir şekilde "Kruşçev" (Hruşçev bile değil) şeklinde okunmasıyla dile geçmiş haline göre bile yanlıştır. Buralara da sic koyduk.

Bunlar dışında metne ekleme yapmadan olduğu şekliyle koyuyoruz.

Komünist Önder Kazım Çelik yoldaş, İK yoldaşın gerçek bir öğrencisiydi. O, maalesef o dönem parti içinde bulunup çok kısa sürede parti yıkıcılığı yapacak olan kliğe boyun eğerek, hem kendi güzel canının yitmesine, hem de Partinin en ihtiyaç duyulan alanda ve anda başsız kalmasına sebebiyet veren bir hatalı sürecin kurbanı oldu. Onun canına mal oldukları gibi, Parti birliğini yıkıp, mahkum edilen çizgi mahkum edilmemişçesine Parti'ye karşı onun ismini kullananlar, şüphesiz ki bundan hiç zul duymamışlardır, duymazlar da. Şimdi onlar bir dönem sol askeri sapmayla yıkıcılık yaptıkları partiden, şimdi ellerinde kalan ne varsa tam zıttı bir sapmayla tasfiye ettiler. Kazım Çelik'in gerçek yoldaşları ise, tüm zorluklara rağmen, onun canını verdiği idealleri sürdürüyor. "Cereyana göğüs germek, Marksist-Leninist bir ilkedir." (MAO)

Önce halkın öğrencisi, sonra öğretmeni olmuş, komünist önder Kazım Çelik yoldaşı ve onun yüce önderi ve öğretmeni İbrahim Kaypakkaya yoldaşı saygıyla anıyoruz.

İbo'dan Demirdağ'a – Tarihimizden Öğreniyoruz
2022.05.22

***


Faşizmin işkence tezgahlarında ser verip sır vermeyen, Türkiye proletaryasının komünist önderi ve partimiz TKP/ML'nin kururusu İbrahim KAYPAKKAYA Yoldaşı Ölümünün 12. Yıldönümünde Komünist Bir Coşku ile Anıyoruz!


Dünyanın tüm ezilenleri!

Türkiye'nin çeşitli milliyetlerden halkı!

İlericiler, devrimciler, yoldaşlar!

18 Mayıs 1985, Türkiye Proletaryası'nın komünist önderlerinden ve partimiz TKP/ML'nin kurucusu İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, faşizmin işkence tezgahlarında katledilişinin 12. yıldönümüdür. İbrahim Kaypakkaya yoldaş, yaşamını ve tüm enerjisini proletarya ve ezilen halkların kurtuluşuna, demokratik halk devrimi, sosyalizm ve yüce komünizm mücadelesine adamış[,] bu uğurda her türlü fedakarlığı göstermiş, can bedeli bir mücadeleye atılmış, bu erdemler uğruna verdiği şerefli mücadele sonucunda, 29 Ocak 1973'te Komprador Patron-Ağa Devleti'nin kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen bir operasyonla Dersim'de düşmana esir düşmüştür. Komprador Patron-Ağa Devleti, yoldaşımızı yakaladığı 24 Ocak [sic] 1973'ten, 18 Mayıs 1973'e kadar işkence ve her türlü baskı metodlarını kullanarak yoldaşımızı ihanete zorlamış, bunda başarılı olamayınca çareyi yoldaşımızı öldürmekte görmüş. 18 Mayıs 1973'te bizzat kompradorların, toprak ağalarının ve efendileri emperyalistlerin emriyle katledilmiştir. İbrahim Kaypakkaya yoldaş[,] komünizm ve halkın davasına olan bağlılığını, faşist diktatörlüğün işkencehanelerinde de amansızca sürdürmüş, komünizm davasına yüksek bir bağlılık örneği göstererek, ser verip sır vermemiş, komprador patron ağaları en güçlü olduğu yerde, dize getirmiş ve onları can evinden vurmuştur. Ölümü partimiz ve ezilenler açısından yeri kolay kolay doldurulamayacak bir boşluk yaratmış, emperyalistleri ve uşaklarını ise sevindirmiştir. Ancak hakim sınıflar bu başarılarına ve önder yoldaşımızı aramızdan bedenen ayırmasına rağmen, onun ölümsüz düşüncelerini ve kanıyla yarattığı TKP/ML'i [sic] yok edememiş, yok edemediği gibi, Türkiye'nin çeşitli milliyetlerden emekçi halkının gönlünde taht kurmasını ve ölümsüzleşmesini engelleyememiş, ektiği tohumları yok edememiş, yok edemediği gibi Türkiye'nin çeşitli milliyetlerden emekçi halkının ve dünya halklarının gönlünde taht kurmasını ve ölümsüzleşmesini engelleyememiş, ektiği tohumlar serpilip gelişmiş ve artık bugün toprağın derinliklerine, sökülemeyecek kadar derine kök salmıştır. Partimiz TKP/ML[,] düşman sınıflarının baş belalarından biri olmuştur. Artık onun düşüncelerini ve bu düşünceleri savunan Türkiye işçi sınıfının öncü örgütü TKP/ML'i [sic], ne oportünist ve revizyonist mihraklar, ne de hakim sınıflar ve emperyalistler yok edemeyecektir. Çünkü partimiz Marksizm-Leninizm gibi yenilmeyecek bir silaha sahiptir ve onun temelinde bu düşünceler vardır.

İbrahim Kaypakkaya yoldaş, 1965'lerden sonra devrimci mücadeleye, çeşitli aşamalardan geçerek, en son TİİKP saflarında devrimci mücadele yürütmüş, PDA revizyonistlerinin anti-Marksist hattına karşı verdiği mücadele içinde, Marksist-Leninist çizgiyi şekillendirmiş, TİİKP içinde mücadele olanağının kalmaması ile birlikte Nisan 1972'de TİİKP içinde M-L muhalefetle birlikte ayrılarak, Türkiye işçi sınıfının öncü örgütü TKP/ML'i [sic] kurmuştur. 

TKP/ML'in [sic] kuruluşu, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkımızın kurtuluşu yolunda tayin edici bir adım olmuştur. Mustafa Suphi yoldaş önderliğindeki TKP'den 50 yıl sonra proletaryanın kızıl bayrağı Türkiye toprakları üzerine yeniden dikilmiştir. Partimiz[,] Türkiye'de kendiliğinden gelişen sınıf mücadelesinin doruk noktasına ulaştığı, dünyada ise Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin muazzam etkileri sonucunda M-L bir hattı savunarak kurulmuştur. İbrahim Kaypakkaya yoldaş önderliğindeki TKP/ML'nin kurulması, başta hakim sınıflar olmak üzere, oportünizme, revizyonizme ve gericiliğe karşı ağır bir darbe olmuş, düşmanın uykusunu kaçırmıştır.

İbrahim Kaypakkaya yoldaş ortaya koyduğu düşüncelerle Marksizm-Leninizmi Türkiye özgülüne indirgemiş, Türkiye devriminin temel sorunlarına çözüm getirmiş, bunları oportünizme, revizyonizme ve her türden sapmalara karşı amansızca savunmuştur. Bu düşünceler doğrultusunda proletarya partisini, ideolojik, siyasi, örgütsel, askeri alanda inşaya çalışmış ve bu doğrultuda amansız bir mücadele yürütmüş, bu alanda önemli mesafeler kat etmiştir. Uluslararası planda başta Kuruşcev-Brejnev [sic] modern revizyonizmine karşı aktif tavır alarak, Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşların yürüdüğü yolda yer almış, komünist bir önderdir. O'nun ve diğer önder yoldaşların, ideolojik, siyasi, örgütsel hattı temelinde yükselen partimiz TKP/ML bu sağlam çizgisini birçok başarısızlıklarına, hatalarına ve eksikliklerine rağmen, bugüne kadar sürdüren, Türkiye işçi sınıfının öncü örgütü olma özelliğini korumasının yanı sıra, dünyada yoğun alt-üst oluşlara ve M-L['ye] ihanetlere ve en çetin ve zor koşullara rağmen bu özelliğini koruyan günümüz açısından dünyanın sayılı partilerinden biridir. Partimizin bu özelliğini korumasının İbrahim Kaypakkaya yoldaşın attığı temellerin, ideolojik, siyasi hattın sağlam olmasının tayin edici bir rolü vardır. 

Emekçiler, Yoldaşlar;

Bugün gerek ülkemizde, gerekse dünyada önemli alt-üst oluşlar olmaktadır. Emperyalistler olan hızıyla bir paylaşım savaşına hazırlanırken, dünya halklarının mücadel[e]si de giderek gelişmektedir. Öte yandan ülkemiz hakim sınıfları, bütün gücüyle halka saldırmakta ve devrimci mücadeleyi yok etmeye çalışmaktadır. Uluslararası planda Marksizme-Leninizme [sic] karşı her renkten akım ve düşünceler amansızca saldırırken, ülkemiz devrimci hareketi de ağır bir yenilgi almış, yenilgi sonucunda kendine M-L diyen birçok akım ve teşkilat M-L'i [sic] kendisine kılıf ederek, M-L'e [sic] saldırmakta, teslimiyet ve sağcılık kol gezmektedir. Bu açıdan İbrahim Kaypakkaya yoldaşı ve onun düşüncelerinin ve çizgisinin günümüz açısından daha da anlamı ve önemi vardır. 

İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, en başta Marksizm'i-Leninizm'i [sic] her türden sapmalara karşı savunmak[,] geliştirmek, onun kurduğu hatta bağlı kalmak ve bu hattın savunucusu TKP/ML'ye sahip çıkmak, korumak ve yaşatmak, Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşın kızıl yolundan yürümek demektir. 

İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, emperyalizme, sosyal-emperyalizme ve her türen gericilige karşı çıkmak, dünya işçi sınıfının ve ezilen halkların mücadelesini desteklemek, emperyalist savaş hazırlıklarına karşı amansızca mücadele vermek, Uluslararası Komünist Hareket'in doğru temeller üzerindeki birliğini savunmak, Peru Halk Savaşı'nı her yönüyle desteklemek demektir.

İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, ezilen uluslar üzerindeki milli baskılara karşı amansızca mücadele etmek, ulusal kurtuluş hareketlerini desteklemek, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını kayıtsız şartsız savunmak, Kürt ulusu ve azınlık milliyetler üzerindeki milli zulme karşı çıkmak demektir.

Onu anmak, çeşitli milliyetlerden Türkiye proletaryasının ve halkının Demokratik Halk Devrimi, sosyalizm ve komünizm mücadelesini sürdürmek, önderlik yapmak, halk sınıf ve tabakaları üzerinde her türlü baskıya, sömürüye, zulme, işkenceye karşı çıkmak, Komprador Patron-Ağa Devleti'ni ve efendilerinin saltanatlarını yıkmak demektir. Kısacası, hayatın her alanındaki sınıf mücadelesine katılmak ve önderlik yapmak demektir.

İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, kırlardan şehirlere doğru gelişecek silahlı halk savaşı yoluna bağlı kalmak, kan can pahasına sürdürülen gerilla mücadelesini ve örgütlen[m]esini desteklemek, yönetmek, Ali Haydar YILDIZLARIN [sic], Orhan BAKIRLARIN [sic], Veysel UYARLARIN [sic], Ali KARADAĞLARIN [sic], Haydar ASLANLARIN [sic], yolunda yürümek[,] silah elde düşmana meydan okumak, boyun eğmemek demektir.

İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, faşizmin işkencehanelerinde düşmanı dize getirmek, kızıl direnme ruhunu yaşatmak, ser verip sır vermemek, cezaevleri ve mahkemelerde devrimci direnişleri yaşatmak, devrimci onuru korumak, sınıf mücadelesinin en çetin alanlarında halkın mücadelesine bağlı kalmak, Mehmet ZEKİLERİN [sic], Selahattin DOĞANLARIN [sic], Süleyman CİHANLARIN [sic], Hasan Hakkı ERDOĞANLARIN [sic] yürüdüğü yoldan yürümek demektir. 

Önderimizi anmak, sınıf mücadelesinin en çetin koşullarında, karşı-devrimin en azgın saldırılarının olduğu bir dönemde, kitlelere ve kendi gücümüze güvenmek, teslimiyet ve korkaklığa karşı çıkmak, başarısızlıkların altında ezilmemek, yenilgiden gerekli dersleri çıkarmak, gericiliğe ve karşı-devrime sırt dayamayı reddetmek, halkın bitmez tükenmez enerjisine güvenmek demektir. 

İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, onun Marksist-Leninist temeller üzerinde inşa ettiği ve kan can pahasına mücadelesini sürdürdüğü partimizi[,] TKP/ML'i [sic] ve birliğini göz bebeğimiz gibi korumak, onun ismine sahtekarca sahip çıkan Devrimci Halkın Birliği, "Bolşevik" Partizan gibi teslimiyetçi, revizyonist, sağ oportünist akımlara karşı mücadele etmek, Partimizin M-L hattını her türden saldırılara karşı savunmak demektir.

Önder Yoldaş!

Kan can pahasına ve amansız bir mücadele ile yarattığın partimiz TKP/ML, bugünde [sic] sınıf mücadelesi arenasında en çetin koşullarda bütün hata ve eksikliklerine rağmen doğru çizgisini korumaya devam ediyor. Türkiye topraklarında dalgalandırdığın kızıl bayrak, şimdi dünyanın birçok kıtasında, Türkiye'nin şehirlerinde, dağlarında, faşizmin işkencehanelerinde, cezaevlerinde daha da yükseklerde dalgalanıyor. Hiç bir güçte [sic] bu eserini yok edemeyecek[,] TKP/ML mutlaka ama mutlaka zafere ulaşacaktır. Aramızdan bedenen ayrılışının 12. yıldönümünde bir kez daha haykırıyoruz: Partimiz, Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşların ışıklı yolunda, senin çizdiğin kızıl yolda yürüyecektir. Bizi zafere götürecek olan tek yol budur. Bundan başka bir yol tanımıyoruz. Ölümünün 12. yıldönümünde komünist özelliğinin ve önderliğinin önünde bir kez daha seni komünist bir çoskuyla anıyoruz.

— İbrahim Kaypakkaya Yoldaş Ölümsüzdür!
— Yaşasın Marksizm-Leninizm!
— Yaşasın Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung Yoldaşların Şanlı Kızıl Yolu!
— Kahrolsun Emperyalizm, Sosyal-Emperyalizm ve Her Türden Gericilik!
— Kahrolsun Komprador Patron-Ağa Devleti!
— Yaşasın Halk Savaşı!
— Yaşasın Partimiz TKP/ML ve Önderliğindeki TİKKO!
— Yaşasın Proleter Enternasyonalizmi!

Türkiye Komünist Partisi
Marksist-Leninist
Merkez Komitesi
Mayıs 1985

Kaynak: "Genel Sekreterimiz Komünist Önder Kâzım Çelik Yoldaş Şehit Düştü! — PARTİMİZ SİLAHLI MÜCADELEYİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEKTİR!". İşçi-Köylü Kurtuluşu. Haziran-Temmuz 1987. Sayı: 80. Sayfalar: 7-8. 

19 Mayıs 2022 Perşembe

ANI | Bir yoldaşı - Zor dönemlerin devrimcisi: Kazım Çelik (2006?)

Zor dönemlerin devrimcisi: Kazım Çelik



"20 Mayıs 1987’de Elazığ Palu’da TKP/ML TİKKO gerillaları ile devlet güçleri ile çıkan çatışmada ölümsüzleşen TKP/ML'nin 3. Genel Sekreteri Kazım Çelik'in, zor dönemlerin yiğit komünist önderinin anısına..."

Yaşamını devrime adayan bir dava adamının yaşamını bütün yönleriyle bir yazıda vurgulamak zor olduğundan ancak belli kesitini, belli yönleriyle vurgulayabilirim.

Kazım yoldaş, gençlik yıllarında parti ile tanıştı ve mücadeleye atıldı. Okulda, Çukurova, Ege, İstanbul ve daha sonra Dersim ve çevre iller gibi birçok yerlerde Parti faaliyeti yürüttü. Girdiği her çevrede kısa sürede hem bir gelişme ve canlanma oluyor, hem de buna paralel kendisi de hızla gelişme gösteriyordu. Ağırbaşlılığı ve olgunluğu ile kitleler ve yoldaşları üzerinde derin bir etki bırakıyordu.

Aynı zamanda oldukça alçak gönüllüydü. Yoldaşları ve kitleler içinde bilgiçlik havasına kapılmazdı. Kitlelerden öğrenmeyi küçümsemezdi, tersine öğrenci olmasını biliyordu. Bilmediği veya vakıf olamadığı şeyleri kitlelere sorar, dinler ve sabırla öğrenirdi. Öğrenci olunmadan, öğretmen olunamayacağını yaşamında gösterir ve yetiştirdiği insanlara örnek olmakla kavratırdı.

Çalışkanlık ve fedakarlık onun bir başka belirgin özelliğiydi. Bu her devrimci ve komünistin vazgeçilmez özelliğidir. Daha önemlisi sınıf bilinçli proletarya davası, Parti, sınıf mücadelesi ve kitlelerin çıkarları karşısında samimiyetin ölçütüdür bu yönler. Yorulmak bilmeyen bir çalışkanlık göstermesi hem kitlelerin sevgisini, güvenini ve desteğini kazanıyor, hem de yoldaşlarının güvenini kazanıyordu. Bu yönüyle de Parti'yi ve yeni kuşakları eğitiyor, örnek oluyordu.

Koşullara teslim olmak yoktu onda. Zorluklar ve olanaksızlıklar karşısında yakınma-sızlanma yoktu. Hiçbir şeyi istediğimiz gibi, hazır bulamayız. Devrimcilik-komünistlik hazır üzerinde hareket etmek, başkalarından beklemek, emek sömürüsü yapmak değil, "yokluk", olanaksızlık içinde yaratmak, değiştirmek, kazanmak ve yükseltmektir.

Disiplin onun bir başka öne çıkan özelliğiydi. Yoldaş sınıfın, partinin, faaliyetlerin ve bir militanın gücü ve başarısının proleter disiplinde yattığının bilincindeydi. Bu disiplin kör, yani bilinçsiz, sadece kuralların ve zorun hissettirildiği oranda süren bir "disiplin" değil, proleter ideolojik birlik üzerinde süren, gönüllü ve bilinçli bir disiplindir. Çelik disiplindir. Kendisine verilen görevleri ne olursa olsun sıkı disiplin içinde zamanında yerine getirmeye çalışma ruhu içinde hareket ediyordu.

Yeraltı çalışmasının zorunluluğunun bilinciyle illegaliteye titizlikle önem verme, elinden geldiği kadar yeraltı faaliyetini sağlamlaştırma, prensipli çalışma vb. onun başka örnek özellikleriydi.

Kolay ya da zor hiçbir görevden kaçmaması onun bir başka öne çıkan özelliğiydi. Görev, alan vb. seçmeyi sevmezdi. Böyle bir seçmeciliğin ideolojik bir zayıflık olduğunu ve onun dışa vurumunun olduğu bilinciyle hareket ederdi. Her kadro ve militan yetenek ve daha verimli olabileceği bir göreve özenebilir. Ancak buna rağmen parti ve mücadelenin ihtiyacı nerede ise oraya verilmesi her türlü işe hazır olması gerektiğinin bilincini taşıması gerekir. Kazım yoldaş böyle bu düşünceyle şekillenmiş olarak parti ve mücadelenin hiçbir görevinden uzak durmadı. Faaliyet süresince birkaç defa polisin eline geçti, her seferinde sınıf bilinci ve kiniyle direndi. Komünist bir kararlılıkla davaya sadık kaldı.

Kazım yoldaş en son Proletarya Partisi'nin 2. Konferansı döneminde, alt konferanstan sonra esir düştü. Sahte kimliği üzerine diretti ve düşman bir şey çıkaramadı, bırakmak zorunda kaldı.

O sürede biten Merkezi Konferans'ta 2. MK'ya seçildi. 1981 yazında peş peşe alınan ağır kayıplardan sonra Kazım yoldaşın sorumlulukları daha da ağırlaşıyordu. Kayıplardan sonra SB'de yer aldı. Ve 82 baharında MK'yı güçlendirmeden sonra oluşturulan askeri komisyon sekreterliğine getirildi. 83’teki kayıplardan sonra Parti Genel Sekreterliğini üstlenmek durumunda kaldı. '87 20 Mayıs'ında şehit olana kadar da bu görevini sürdürdü.

Kazım yoldaş Askeri Faşist Cunta dönemi ve onun terörünün bütün hızıyla sürdüğü çok zor bir süreçte Partinin en ağır bir görevini üstleniyordu. Ama o bundan hiçbir zaman en ufak bir şekilde yakınmadı.

12 Eylül açık faşist diktatörlüğünün bütün kitleler üzerinde azgın terör estirdiği, tabii en başta devrimci ve komünist harekete karşı çok yönlü saldırılar yönelttiği, devrimci saflarda özellikle küçük burjuva kökenlerden gelen ideolojik olarak zayıf, kararsız, sallantılı, çürümüş vb. öğelerin safları hızla terk ettiği veya düşmanın eline düşmesiyle Partiye kitlelere ağır zararlar verdiği, böylece partinin kan kaybettiği, hareket alanının daraldığı güvensizliklerin geliştiği kitle hareketlerinden düşüş olup, devrimci hareketin ve durumun gerilediği, bütün devrimci hareketlerin tasfiyecilik sürecine girdiği, saflarımızda da geliştiği (buna dünyada devrimci durumun gerileme süreci de eklenirse) Partinin ağır sarsıntılar yaşadığı bir koşulda bu görevi üstlendi.

Bu koşullarda kırsal alanı ve gerilla faaliyetini terk etmedi. Kaptanların, hele hele en zor süreçte geminin dümeninin başında olması ve sıkı sıkıya sarılması gerektiğinin bilincindeydi, Parti önderliğinin kadrolarını özellikle o zor koşullarda kırsal alanlarda örgütün başında ve silahlı mücadele içinde korunabileceği onun içinden geliştirilebileceğinde ısrar ediyordu.

Ağır koşullarda kayıpların, yenilgilerin alındığı dönemlerdi. O bu koşullarda sağlamlığını, tutarlılığını ve kararlılığını gösterdi. Partiye önderlik etmeye, yaralarını sarmaya çalışıyordu.

Her kadro da öne çıkan bazı yönler olur, yukarıda belirtilen yönleri, dava ve parti insanı olması, ola¤anüstü samimi olması, yaşamını her yönüyle adamasının yanı sıra, örgütçü yeteneği, pratik yeteneği ön planda olan bir yoldaştı. Bu yetenek kavrayış ve uzun yıllar siyasal mücadele içinde yer almasının getirdiği siyasal deneyimin ürünüydü ve önder kadroda mutlaka aranması gerekeni çekip çevirme yeteneğinden geliyordu. Siyasal uyanıklık ve inisiyatif eksikliğini önemli ölçüde aşmıştı yoldaş.

O dönemin devrimci durumundaki gerileme esasta sürmesine karşın, devrimci hareketin gerilemesine, ağır kayıplar almasına ve düşmanın sistemli askeri operasyonlarına ve sık sık alınan fiziki kayıplara rağmen sınıf mücadelesinde en ufak tereddüt göstermedi. Bu amaçla bulunduğu gerilla birliğinden başka bir alandaki faaliyet ve gerilla birliğini denetlemeye gittiği bir sırada düşmanın satın aldığı ihbarcılarca görülüp sahiplerine bilgi verilmesi sonucu bulunduğu gerilla birliği kuşatılmış, uzun bir çatışma sonucu 20 Mayıs 1987’de Palu'da şehit düşmüştür...

Bizlere bıraktığı kavga bayrağını ondan örnek almamız gereken yönleri ile kavgamızda yaşatacağız, şehit yoldaşımıza layık olacağız ve olmalıyız. Bu bir tarihi görevdir, boyun borcudur...

Bir yoldaşı


Kaynak: "Zor dönemlerin devrimcisi: Kazım Çelik". Özgür Gelecek Yolunda İşçi-Köylü. 19 Mayıs - 1 Haziran 2006. Yıl: 2. Sayı: 48. Sayfa: 27.
İlk yayınımız: Burada.

2 Mayıs 2022 Pazartesi

BELGE | TKP (M-L)'nin Hüseyin Güngör'ün infazı hakkındaki bildirisi (1977?)

ÖN AÇIKLAMA

Aşağıdaki bildiri, dönemin gerici bir gazetesi olan Tercüman'ın Ahmet Kabaklı'ya ait bir köşesinde çıkmıştır. Ahmet Kabaklı, bilindiği üzere, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın öğrenciliğini yakan okul yönetim kurulu toplantısının bir üyesiydi.[1] Azılı bir gerici olan Ahmet Kabaklı, esasen bu bildiriyi modern-revizyonist TKP'ye saldırmak için algı yaratmak için ufak bir kısmını metin olarak, görselini de tıpkıbasım yaparak kullanmıştır.[2] Bunun üzerine o dönem koyu bir TKP'ci çizgiye evrilen İsmail Cem'in Politika gazetesinde bu yazıya cevaben de bir yazı çıkmıştır.[3] Politika'nın eleştiri-cevabında da bildirdiği gibi o dönem faşistler sahte bildiri-kimlik-evrak işleriyle çok uğraşmış, hatta bunların bir kısmı yakalanan faşistlerin üzerinde ele geçmiştir. Bu bildirinin de "halk mahkemesi" gibi faşistlerin çok çarpıttığı terimler kullanması dolayısıyla biz de bir nebzeye kadar şüphe sahibiyiz, yine de, olayın anlatımındaki detaylar vb. göz önüne alınırsa, sadece yaptıkları eylemin gururu dolayısıyla abartılı bir formatta bildiri kaleme alındığını söyleyebiliriz. Yine de daha iyisini dönemi yaşayanlar daha iyi bileceklerdir, dileriz bu konuda tartışma da olur.

Hüseyin Güngör bilindiği gibi İK yoldaş ve grubunun imhasında jandarmaya yol gösteren kişidir. Her ne kadar Muzaffer Oruçoğlu'nun belirttiği üzere sonradan kendisi grubun kalanına kaçmaları için yol gösterse de, bunu gerçekten Oruçoğlu'nun söylediği gibi jandarmaya zorla rehberlik ettiğinden mi,[4] yoksa suçluluk psikolojisiyle mi yaptığını bilemiyoruz. Her halükarda Hüseyin Güngör, istese de istemese de suçun faillerindir, tıpkı Nurhak katliamında idam edilen ihbarcı muhtar Mustafa Mordeniz'e bilgiyi veren diğer muhtar gibi. Bu yüzden biz, suçun büyüklüğü de göz önüne alındığında büyük bir tarihsel hata yapılmadığı düşüncesindeyiz. İK yoldaşın yakalanmasının faillerine yapılan diğer iki infaz eylemine dair yayınlanan bildirileri de bir sorun olmadığı takdirde blog'da yayınlayacağız.

Birkaç söz etmek gerektiğini düşünüyoruz. Fark edildiği üzere blog, uzun bir süredir inaktif. Blog'un inaktif kalışından dolayı özür dileriz. Kuşkusuz bu süreçte birçok yenilik oldu, birçok yeni ve değerlendirmeye hazır materyal hem özel olarak, hem de kamuoyuna açık şekilde ortaya çıktı. Özellikle ikincisi önemlidir zira bu blog'un da varlık gerekçesi biraz sarsılmıştır, zira birçok kaynak ilk elden, bizim aktarmamıza ihtiyaç duymamaksızın artık açık. Yine de, elimizden geldiğince üretmeye çalışacağız, sadece (periyot aralığından da görüldüğü gibi) eskisi gibi aktif olamayacağız.

Mayıs ayındayız. Bu sene, İK yoldaşın alçakça katlinin 49. senesi, gelecek sene 50.'si olacak. Eğer planlarımızda sorun olmazsa, umuyoruz ki 50. seneye İK yoldaş için bir yazı dizi düzenleyeceğiz. Dileriz bu dizi yetişir ve ilgi çekici bulunur.

Daha fazla söz sarf etmeye gerek görmüyor ve bildiriyi (ilişiğinde fotokopisi basılan kupürle birlikte) sunuyoruz.

İbo'dan Demirdağ'a – Tarihimizden Öğreniyoruz
2022.05.03.

[2] "GÜN IŞIĞINDA | «ÖLÜM KARARI»". Kabaklı, Ahmet. Tercüman. 16 Haziran 1978. Sayfa: 2.
[3] "tırmık | Kabaklı «kabak» gibi açığa çıktı". Engin, Aydın. Politika. 19 Haziran 1978. Sayfa: 5.
[4] Oruçoğlu çeşitli yerlerde bu konuya değinir, biz kısaca bir alıntı yapmakla yetineceğiz ("Kaypakkaya'nın Can Yoldaşı Muzaffer Oruçoğlu Anlatıyor: Zavot'tan Vartinik'e". Oruçoğlu, Muzaffer.; Ekinci, İbrahim. Ayrıntı Yayınları. 1. Baskı, Ekim 2016. ISBN: 978-605-314-132-7. Sayfa: 77.):
"- Siz ne yaptınız?
— Biz uçurum dibine inince buz kırıldı ve suyun içinde bulduk kendimizi. Benim bacağım burkuldu ve şişti. Tek bacakla kendimi sürükleye sürükleye derenin içinde 1.5 saat kadar kaldık. Bomba attılar ama dereye inemediler. Çıkıp dağa tırmandık. İhbarcı bize yol gösterdi. “Buradan gidin” dedi. Yeryüzünü saran beyaz kefeni, donmuş karı, kuşku, korku, umut ve ışık zerrecikleri sardı bir anda.
- Askeri mağaraya getiren ihbarcı mı?
— Evet, Hüseyin! Kendisini tanıyoruz, evinde oturup yemek yemiş, yol azığı almışız. Askerin zoruyla askerin önüne geçtiğini sonradan öğrendik. Aynı Hüseyin sonradan bize yol gösterdi, “Şu tarafa gitmeyin, şu keçi yolunu izleyin. Keçilerin izinden çıkmayın” dedi. Onun gösterdiği güzergâhı izleyerek dağı tırmanmaya başladık, diğer tarafta asker vardı. Bize gösterdiği yoldan giderek kurtulduk. Bu ihbarcı İbo'yu kırma tüfeğiyle vuruyor ve aynı gün bize doğru yolu gösteriyor! “Sürüler halinde keçiler geçmiş, ayak izleriniz belli olmaz” diyor. Dağın doruğuna vardığımızda sabah güneşi çıkmıştı, bir kayanın üzerinde çoraplarımızı çıkardık, oturduk biraz güneşlendik. Oradan Vartinik'e baktık. Yeni askerler gelmişti, evin içine girip çıkıyor ve çevreyi inceliyordu. Dağı indik, Gini'ye geldik. (...)"

Oysa ki bildiride bildirildiği üzere Hüseyin Güngör, ajanlık faaliyetlerine devam etmiştir. Bu araştırılması gereken bir husustur.

***


Bildirinin basılan fotokopisi.

ÖLÜM KARARI
MAHKEME       : TKP/ML HALK MAHKEMESİ
ADI SOYADI     : HÜSEYİN GÜNGÖR
MESLEĞİ          : AJAN
SUÇ TARİHİ     : 24 OCAK 1973
SUÇ YERİ         : MİRİK MEZRASI
SUÇU                : TÜRKİYE DEVRİMİNİN ÖNDERİ İBRAHİM KAYPAKKAYA VE YOLDAŞLARINI HAKİM SINIFLARA GAMMAZLATMA VE İBRAHİM KAYPAKKAYA'YI YARALI OLARAK YAKALATMA.
BU DURUM     :
A) DEVRİMCİ MÜCADELENİN DARBE YEMESİNE, PARTİ ÇALIŞMASININ ENGELLENMESİ VE ORTAYA ÇIKMASINA,
B) PARTİMİZİN ÖNDERLİĞİNE VE DOLAYISIYLA HALKIMIZIN BAĞIMSIZLIK VE DEMOKRASİ MÜCADELESİNİN YENİLMESİ, DAĞILMASINA,
C) HAKİM SINIFLARIN GENEL OLARAK EMEKÇİ HALK YIĞINLARINI ÖZEL OLARAK BÖLGE HALKI ÜZERİNDE TERÖR ESTİRMELERİNE,
D) BİR BÜTÜN OLARAK HALKIN GELİŞEN MÜCADELESİNİ ENGELLEMEYE HALKIMIZIN ÖNDERİ PARTİMİZİN DAĞILMASINA, PARTİMİZİN ÖNDERİ İBRAHİM KAYPAKKAYANIN YAKALANMASINA NEDEN OLMUŞTUR.
YUKARIDA MESLEĞİ VE SUÇU YAZILI HÜSEYİN GÜNGÖRÜN YARGILANMASI NETİCESİNDE TKP/ML HALK MAHKEMESİ ÖLÜM CEZASINI OY BİRLİĞİYLE KABUL ETMİŞTİR.
BU KARAR 8 EYLÜL 1977 TARİHİNDE ALINMIŞ, 28 EYLÜL 1977 TARİHİNDE TKP/ML'İN ASKERİ KOLU TİKKO'NUN SEYYAR GERİLLALARI TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR. HALKIMIZA DUYRULUR. 
EMEKÇİLER!
HÜSEYİN GÜNGÖR, PATRON-AĞA DEVLETİNİN PARALI BİR AJANIDIR VE TÜRKİYE DEVRİMİNİN ÖNÜNDE BİR ENGELDİ.
O, KENDİ ÇOCUKLARININ DAHİ GELECEĞİNİ SATARAK YAŞIYORDU.
O, İBRAHİM KAYPAKKAYAYI YAKALAYIP HAKİM SINIFLARDAN MÜKAFAT ALDI. VE BU GÜNE KADAR AYNI MESLEĞİNİ EKSİKSİZ SÜRDÜRDÜ.
O, ÖLÜMÜ HAK ETTİ, ÇÜNKÜ KENDİ KİŞİSEL ÇIKARI İÇİN EMEKÇİ HALK YIĞINLARINI EZEN, SÖMÜREN KOMPRADOR PATRON-AĞA DEVLETİNE YARDIMCI OLUYORDU.
PARTİMİZ HALK DÜŞMANI AJANLARI CEZALANDIRACAĞINI VE BÜTÜN KOMPRADOR PATRON-AĞA DEVLETİNE UŞAKLIK YAPAN BÜTÜN AJANLARDAN HESAP SORACAĞINI HALKIMIZA DUYURUR.
İŞÇİLER, KÖYLÜLER, TÜM YURTSEVER DEVRİMCİLER; HALKIMIZIN BAĞIMSIZLIK VE HALK DEMOKRASİSİNİN ÖNDERİ TKP/ML SAFLARINDA BİRLEŞİN!

KAHROLSUN PATRON-AĞA DEVLETİ!
KAHROLSUN EMPERYALİZM-SOSYAL EMPERYALİZM!
BÜTÜN AJANLARA ÖLÜM!
YAŞASIN HALK SAVAŞI!
YAŞASIN TKP/ML, TİKKO, TMLGB

TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ
MARKSİST - LENİNİST

TKP/ML