10 Ağustos 2023 Perşembe

ŞİİR | "Sıra neferlerine" (1979-1980?)

 SUNUŞ

Çeşitli defalar yayınlarda çeşitli halleriyle çıkan bir şiiri, burada bulabildiğimiz en eski iki baskısını temel alarak yayınlıyoruz. İleride edinebileceğimiz başka bilgiler-versiyonlar olursa, onları da ekleyeceğiz.

İlk baskısında başlıksız, ikinci baskısında "Sıra neferlerine" başlığıyla çıkan şiir, yiğit Partizanlar Mustafa Sarıtaş ve Şenol Özyurt yoldaşlar için yazılmıştı.

Halk savaşçısı Mustafa Sarıtaş yoldaş.

Halk savaşçısı Şenol Özyurt yoldaş

Mustafa Sarıtaş yoldaş, 1960 yılında doğduğu Muş-Varto-Taşçı'dan, 1966 Varto depremi sonrası ailesiyle birlikte İzmit-Derince'ye göçtü. Babası kendisi küçük yaştayken ölmüştü, bu yüzden küçük yaşta çalışmaya başladı. Yine lisede İK yoldaşın fikirleriyle tanışmıştı. İşçi sınıfı içerisindeki faaliyetinde İstanbul, İzmit, Ankara, Eskişehir gibi yerlerde faaliyet gösterdi. İzmit'te legal alanda İzmit TÖB-DER Gençlik Sorumlusu, illegal alanda ABK üyeliği yaptı. 1. Konferans sürecinde İzmit'te gelişen YHF hizbinde başta yerel hizipçi şeflerin dolduruşuyla katılsa da, sonrasında öz eleştiri temelli partiye döndü. Ankara'da illegalde semtler sorumluluğu yaptı.[1] Yine 1960 Aşkale doğumlu Şenol Özyurt yoldaş ise  devrimci faaliyetleri yüzünden faşist-feodal okul idaresinin okuldan atması ardından profesyonel faaliyete katıldı.[2]

Ölümsüz Marksist-Leninist, yılmaz Halk Savaşçısı Mehmet Zeki Şerit'in 2. ölüm yıldönümünde 18 Mayıs Mahallesi'nde yapılan gecede[3] Mustafa Sarıtaş yoldaş devrimci marşlar okudu. Özellikle "Yıkılası İstanbul" yorumu kitle üzerinde derin etki bıraktı.[4]

"Yıkılası İstanbul...
Kaç yiğidin kanı aktı döşünde?
Muharrem, Hüseyin, Cemil az mıydı?
Zeki'yi de yedin hemen peşinden, İstanbul..."

Gece sonrası yoldaşlar, çekildikleri Ankara Yenimahalle, Oğuzlar Sokak'taki 8 No'lu evde Mehmet Zeki Şerit'i anmak için bombalı pankart hazırlığına giriştiler. Pankartın yapımı sırasında bomba, erken infilak edince Mustafa Sarıtaş yoldaş ağır, Şenol Özyurt yoldaş görece daha hafif yaralandı. Yine bir başka yaralı Taner Başacar'dı.[5] Yoldaşların şehit düştüğü zannına kapılan evdeki arkadaşlar, bunun üzerine evi aceleyle boşaltıp terk ettiler.[6] Patlamanın olduğu eve gelen iki gece bekçisi, yerde yaralı şekilde yatan yiğit Marksist-Leninist Partizanlara ateş açıp onları şehit ettiler. Daha sonradan yapılan otopsilerinde Mustafa Sarıtaş yoldaşın kalbine yakın mesafeden 9 kurşun sıkıldığı, Şenol Özyurt yoldaşın ise sırtından kurşunlandığı ortaya çıkmıştı.[7] Geriye kalan pankarttaki yazı, yoldaşların kanının Zeki'nin kanıyla karıştığını gösteriyordu:

"M. Zeki Şerit ölümsüzdür
TKP-ML - TİKKO - TMLGB"

Ölü mü denir şimdi onlara?

***

Yoldaşların ölümü ardından yazılan bu şiirin net tarihini ve yazarını bilmiyoruz, lakin tarihi konusunda İKK'de geçen "MUSTAFA SARITAŞ ve can yoldaşı ŞENOL ÖZYURT yoldaşlar için ölümlerinden hemen sonra MAMAK cezaevinde yazılmış bir şiir" notundan[8] yola çıkarak 1979 sonu-1980 başı tahmininde bulunuyoruz. Yazarın Mustafa Sarıtaş'ı yakından tanıdığı, onu "ustam" diye isimlendirdiğinden belli oluyor. Yine Şenol Özyurt yoldaşa yapılan atıfların da azlığı, yoldaşı çok tanımadığı yorumuna kapı aralıyor.

Şiirdeki yazım-dizgi hatalarına dokunmadık ama şiirin arasına girdi yapmamak için "[sic]" de eklemedik (mesela, "Nasılda..." kısmındaki yazım hatası orijinaldeki halidir). Yine ilk baskıda başlık yokken ikincisinde oluşunun sebebini, yani ikinci baskıya konan başlığın orijinal başlık olup olmadığını bilmiyoruz. İki baskıdaki farklılıkları yansıtmak için ikisini de çıkış sırasına göre ekliyoruz. Daha eski bir yayın/bilgi bulabilmemiz halinde onu da ekleriz.

Şiirde "çok değildir" denen yer, büyük ihtimal İK yoldaşın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" şiirine atıftır. Yine "ateş ve barut yakamadı bayrağımız üzerindeki şiarı" kısmı, yapılan pankarta atıf olabilir. Belirtmeye gerek yok ki, "Şen ol"/"Sen ŞENOL" dediği kısımda, iki şehit yoldaşı bir kimlikte birleştiren bir anlam var.

Yiğit Partizanlar Mustafa Sarıtaş ve Şenol Özyurt yoldaşların ölümsüz anılarına saygıyla.

İbo'dan Demirdağ'a – Tarihimizden Öğreniyoruz
2023.08.10.

[1] 1) "Devrim şehitlerini anıyoruz!". İşçi-Köylü Kurtuluşu. [Kasım?] 1981. Sayı: 36. Sayfalar: 10-11.; 2) "Mustafa Sarıtaş". PŞTA.
[3] Bu gece hakkında Kemal Altınboğa şunu anlatıyor ("18 Mayıs Mahallesi: Ankara'da Bir Politik Mekânın İnşası (1977-1985)". Karataş, Zelal.; Karahan, Halit.; Yıldırım, Selda Turan. Yılmaz Yayınları/Onur Toplumsal Tarih ve Kültür Vakfı. 1. Baskı, Kasım 2019. Sayfa: 137.):

"(...) Yine başka etkinlik o dönemde düzenlenen hatırladığım, 1979 yılında Mehmet Zeki Şerit'i anma etkinliğiydi 24 Kasım'da. 1979'da, o gün oraya Doğan Başgel gelmişti, Doğan Başgel hem işte Mehmet Zeki'nin yaşamını anlatmıştı. Mehmet Zeki Şerit'in yaşamını ve mücadelesini anlatmıştı, onun üzerine konuşulmuştu. Hem türküler söylenmişti, "Yıkılası İstanbul" söylenmişti mesela."

[4] Yüksel Cihan'ın aktarımı (tarihsiz) şurada bulunabilir: "1979 | Mustafa Sarıtaş". babaerdogan.org.
[5] Gazetelerde bu isim farklı şekillerde çıkmıştır:
1) "Tamer Başacar" ("Ankara'daki patlamada ölen 2 genç TİKKO'cu çıktı". Milliyet. 26 Kasım 1979. Sayfa: 9.)
2) "Taner Başacan" ("Bombalı pankart hazırlarken patlama oldu: 2 TİKKO'cu öldü". Aydınlık. 26 Kasım 1979. Sayfa: 7.)
[6] Yüksel Cihan'ın aktarımı (tarihsiz), agy.
[7] "Devrim şehitlerini anıyoruz!". agy.
[8] agy. Sayfa: 11.

***

[1. versiyon]


MUSTAFA!.. Gök gözlü şahinim
     Can yoldaşım, Ustam
Ölümsüz Partizan Mustafa
Şen Ol
Halk Demokrasisinin bilinmez kahramanı
Nasılda sevmişiz sizi
Yüreğimizde kızıl bir sevda misali
Beni de yıkmış coşkun tutkular gibi
Çin'de, Kamboçya'da, Vietnam'da,
Balkanlar'da bir çetenin inadı
Boralı günde kor bir mermi ateşi gibi..
.....................................
Bugün iki can düştü ise eğer
Aydınlık geleceğin kızıl şafağında
Gökyüzünden kayan "sarı taş"lar gibi
İki can düştüyse eğer
     "Çok değildir"
Çünkü onlar, kavgalarla gelen
ölümlere gönül vermişlerdi
kucak açmışlardı, yaşamın onuru ölümlere
Hayat bitti sanılmasın
ONLAR......
Yeniden yeniden boy verecekler ezilen halkların fideliğinde............
Ateş ve barut yakamadı
bayrağımızın üzerindeki şiarı
"GERİLLALAR ÖLMEZ, YAŞASIN MÜCADELEMİZ"
kolay değil ey
Şarapnel parçaları öldüremedi beni
Bir daha sık paslı kurşununu
ey besili köpek
İşte yaşıyorum hala, sana ve efendilerine inat
Kolay değil ey
"Patlayan bomba" savaş ilanımızdı bizim
Aldatmayın kendinizi
Zulüm düzeninin Puşt muhafızları
Söküldü öfkemizin sınırındaki mayınlar
İşte parlıyor, patlayacak silahlarımız
Ağıt yakılmasın ölülerimize
Acılarını yüreğimize değil
Bilincimize gömelim
Matem yok şehitlerimize
Düğün sedasıyla, halaylarla anacağız onları
Kanla,
kara mavzer uğultusuyla yaşatacağız
anısını YOLDAŞLARIN
Patladı öfkemizin sınırındaki mayınlar
Dağlar selam dursun

Mamak Cezaevinden

Mücadele. Nisan 1980. Sayı: 43. Sayfa: 2.

***

[2. versiyon]


SIRA NEFERLERİNE

MUSTAFA'm
Can yoldaşım
Gök gözlü şahinim, ustam
Sen ŞENOL
Sen halk demokrasisi kavgamızın
Şerefle taçlanmış kahramanı
Bilinmez sıra neferi

Nasıl da sevmişiz sizi
Bendini yıkmış coşkun tutkular gibi
Yüreğimizde kızıl bir sevda misali
Çin'de, Kamboçya'da, Vietnam'da
Balkanlar'da bir çetenin inadı
Boralı günde koralı bir merminin ateşi gibi

Bugün iki can düştüyse eğer
Aydınlık geleceğin kızıl şafağında
Gökyüzünden kayan "SARITAŞ"lar gibi
İki can düştüyse bugün
"Çok değildir"
Çünkü onlar kavgalarla gelen ölümlere kucak açmışlardı
Gönül vermişlerdi hayatın onuru ölümlere.

"Devrim şehitlerini anıyoruz!". İşçi-Köylü Kurtuluşu. [Kasım?] 1981. Sayı: 36. Sayfa: 11.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder