SUNUŞ
Tamer Saatçioğlu (1952 - 30 Nisan 1977)
Tamer Saatçioğlu arkadaşın "Lastik İşçilerinin Sesi - Devrimci Muhalefet" dergisinde çıkan bir yazısından Halkın Yolu dergisinde yapılmış bütün iktibası aynen alıyoruz. Maalesef tam yazı, dergiyi bulamadığımız için, elimizde yok. Elde ettiğimiz şekilde yazıyı tam haliyle de yayınlayacağız.
İbo'dan Demirdağ'a – Tarihimizden Öğreniyoruz
2025.04.30.
***
"PROLETERYANIN [sic] YILMAZ SAVAŞÇISI
[fotoğraf]
TAMER SAATÇİOĞLU ( 1952 - .... )
İKİ SÜPER DEVLET VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI DÖĞÜŞÜRKEN ŞEHİT DÜŞTÜ"
[Halkın Yolu'nun iktibas ederken düştüğü notu: "Yoldaşımız Tamer Saatçioğlu nun [sic] "Lastik İşçilerinin Sesi, Devrimci Muhalefet" gazetesinde, Ocak 1977'de yayınlanan yazısından bazı bölümler:"]
NEDEN MUHALEFET EDİYORUZ?
Biz Lastik-İş kolunda çalışan devrimci işçiler, uzun bir zamandan beri, sendikamızın yönetimine bir avuç sendika ağasının çöreklenmiş olduğunu biliyoruz. Bu bir avuç sendika ağasının sınıf sendikacılığını uygulamadığını, aksine patronlara karşı uzlaşmacı bir siyaset izlediğini kendi tecrübelerimizle yaşadık ve gördük. Onlar hiçbir şekilde mücadelemize destek olmadıkları gibi, çoğu kez mücadelemizin önüne engeller diktiler. İşçilerin bilinçlenerek yönetimde söz ve karar sahibi olmalarından korktular.
...
Niyazi Kuas - Celal Küçük ekibi, kendilerine devrimci sendikacı süsü vermekte, her ağızlarını açışlarında sık sık işçi sınıfından söz etmekte ve kendilerinin "sınıf sendikacıları" olduklarını iddia etmekteler. Biz sadece şu son dönemdeki uygulamalarını ve kongrede yaptıklarını anlatarak onların maskelerini düşürebiliriz. (...) Geçtiğimiz kış aylarında, Doğan Lastik işçileri, toplu sözleşmede kazandıkları haklarını vermeyen patrona karşı direnişe geçtiler. Lastik-İş Sendikası'nın başına çöreklenen sendika ağaları bu direnişi desteklemediler. Karda kışta direnişlerini büyük kararlılıkla sürdüren birlik ve beraberliklerini devam ettiren Doğan Lastik işçilerine, direnişin 41. günü bir çadır vermek lütfunda bulundular. Daha sonra bu çadır jandarmalar tarafından sökülürken sessiz kaldılar. İşçiler aç, susuz ve soğukta yanlarında sendikayı değil, devrimci işçileri buldular.
Yine kış aylarında Uygun Plastik işçileri ve Kanat Lastik işçileri, işgüçlerini daha pahalıya satmak, örgütlenerek sendikalaşmak için direnişe geçtiler. Fakat Lastik-İş yöneticilerinden destek ve yardımlaşma görmediler. Hatta direniş kanunsuzdur size destek olmuyoruz cevabını aldılar. Oysa Uygun Plastik ve Kanat Lastik işçilerinin en demokratik hakları olan sendika çatısı altında örgütlenme hakkını gaspeden patronlarda [sic] aynı şeyi, direnişin kanunsuz olduğunu söylüyorlardı. Günlerce yağmurun, karın, soğuğun altında direniş yapan işçilere patron ağzı ile konuşanlar, işçilerin zor ve baskısı ile aradan 30 geçtikten sonra bir çadır temin ettiler. 50 işçinin direnişte olduğu işyerinde günde 50 lira yardımda bulundular, sonunda direniş kırıldı. İşçiler mücadelelerinde bir deney daha kazanırken, Lastik-İş yöneticilerinin yüzündeki maske bir kez daha düşüyordu. İşçiler, mücadelelerinde sendika ağalarının bir engel olduğunu kendi deneyleriyle kavrıyorlar ve patronlara karşı verdikleri mücadeleyi mutlaka sendika ağalarına karşı mücadele ile birleştirmek gerektiğini anlıyorlardı. Direniş kırılmıştı ama direnişte bulunan işçiler bundan böyle daha bilinçli, kararlı ve inançlıydılar... Artık bu mücadelede dostlarını ve düşmanlarını daha iyi tanıyorlardı.
Plastaş'taki sorumsuzca hareketleri, işçilerden habersiz onların desteklerini hiçe sayarak imzaladıkları toplu sözleşme ile işçilerin güvenini kaybettiler.. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerine otururken kendilerine haber vermeyen yöneticileri eleştiren işçilere "kabul eden kalır, kabul etmeyen gider" diyerek, patronlarla uzlaşarak, yaptıkları sözleşmeyi zorla kabul ettirmeye çalıştılar. Sonunda, 350 arkadaşımız Sarı Kauçuk-İş'in pençesine düştü.
Toplu iş sözleşmelerinin işçilerden habersiz, işçilere danışılmadan, işçilerin istekleri gözönüne [sic] alınmadan yapılması sadece Plastaş işçilerinin başına gelmedi. Lastik-İş Sendikası'nın yetkili olduğu işyerlerinde çalışan hemen bütün işçiler bu uygulamaları iyi bilirler. Niyazi Kuas'ın ve Celal Küçük'ün başını çektikleri sendika ağalarını iyi tanırlar.
DEVRİMCİ SENDİKACILAR TOPLU SÖZLEŞMELERİ İŞÇLERDEN GİZLİ, ONLARA DANIŞMADAN MI YAPARLAR?
HAYIR!.. Devrimci sendikacılar toplu sözleşmeden evvel işçilerin isteklerini değerlendirirler ve işçilerin taleplerini patronlara karşı en kararlı bir şekilde savunurlar, gerektiğinde greve giderler. Ama Niyazi Kuas - Celal Küçük gibi sahte devrimciler toplu iş sözleşmelerini işçilerden gizli, onlara danışmadan, patronlarla uzlaşarak oldu bittiye getirirler. Onlara soruyoruz: Senelerden beri Lastik-İş Sendikası'nın bir tek grevi olmuş mudur? Bu soruya biz bütün Lastik işçileri cevap verebiliriz: HAYIR olmamıştır. Çünkü grevler sendikaya maddi külfetler yükleyecek ve sendika ağalarının ödenekleri kısıntıya uğrayacaktır! (...)
DEVRIMCI SENDİKACILAR, İŞÇİ SINIFININ BİRLİĞİNİ İSTEMEYİP, SINIF DAYANIŞMASININ ÖNÜNE ENGELLER DİKERLER Mİ?
HAYIR... Devrimci sendikacılar, işçi sınıfının birliği ve sınıf dayanışmasından yanadırlar. Bu birliğin grev ve direnişlerde işçilerin birbirlerine destek olmasıyla, birbirleriyle dayanışma içerisine girmesiyle sağlanacağının ve çelikleşeceğinin bilincindedirler. Ancak Niyazi Kuas - Celal Küçük gibi sahte devrimciler işçi sınıfının birliğinden ve sınıf dayanışmasından yana değildirler. Onlar tıpkı PATRONLAR gibi işçilerin birliğinin ve dayanışmasının karşısına dikilirler. Uygun Plastik direnişine para yardımı toplamak isteyen, fabrikasından direnişte olan CBS işçilerine 600 lira para yardımı toplayan ve onlarla dayanışma içerisine giren işçilere "Onlar Türk-İş'e bağlı Petrol-İş üyesidirler gitmeyin" diyenler onlardır. Fakat bu sendika ağaları Gıslaved işçilerinden "Biz Türk-İş'e yardım yapmıyoruz. Biz bizim gibi ezilen, sömürülen, hakkı için direnen CBS işçilerine yardım yapıyoruz" cevabını aldılar. Bu cevap onlara işçilerin birliğinin ve sınıf dayanışmasının engellenemeyeceğini bir kez daha gösterdi.
DEVRİMCİ SENDİKACILAR, İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞUNU SADECE EKONOMİK MÜCADELEDE Mİ GÖRÜRLER?
HAYIR.. Devrimci sendikacılar, işçi sınıfının kurtuluşunun sadece ekonomik, sendikal mücadele ile olmayacağını bilirler. Onlar ekonomik kazançların sadece sömürüyü azalttığını ama ortadan kaldırmadığını bildiklerinden, işçileri daha ileri mücadeleleri için bilinçlendirir ve siyasi olarak eğitirler. Onlara kapitalist düzen ayakta olduğu müddetçe, yani makinaların, fabrikaların, özel işletmelerin, bir sınıfın elinde olduğu ve ışçi [sic] sınıfının satacak işgücünden başka hiçbir şeyi olmadığı müddetçe işçi sınıfının kurtuluşunun imkansız olduğunu gösterirler. Ama sahte devrimci Niyazi Kuas - Celal Küçük gibileri işçilerin bilinçlenmesinden yana değillerdir. Çünkü işçiler bilinçlenir ve sınıf sendikacılığının, ne olduğunu kavrarlarsa ilk önce kendi saltanatları yıkılacaktır.
Kaynak: "Neden muhalefet ediyoruz?". Saatçioğlu, Tamer. Halkın Yolu. 31 Mayıs 1977. Sayı: 16. Sayfa: 5.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder