18 Haziran 2020 Perşembe

ÇEVİRİ | Yeğişe Çarents - Lenin ve Ali (1924)

Yeğişe Çarents'in portresi (1923), çizen: Martiros Saryan (kaynak: Եղիշե Չարենցի դիմանկարը 1923, ayrıca bkz: sadece fotoğraf)


Not: Çeviri, Ermenice'den İngilizce'ye bir Ermeni enternasyonalist yoldaşımız tarafından çevrilmiştir, elimizden geldiğince elimizdeki çeviriye sadık kalıp, şiirin şiirselliğine de sadık kalmaya çalışarak, biz de onun İngilizce çevirisi üzerinden Türkçe'ye çevirdik.
-İbo'dan Demirdağ'a – Tarihimizden Öğreniyoruz
2020.06.18.

I

Moskova dünyanın merkezi.
Moskova, Mekke'den de eski.
Moskova'dan daha büyük bir şehir yok
O yaşadıkça Moskova içinde:
Lenin.

Trabzon, Moskova'dan uzakta.
Trabzon'dan Moskova'ya,
Yayan varamazsın asla.
Varsa eğer altının,
Önce bir taka tutarsın
Ve takayla önce gidersin Batum'a
Sonra binersin bir trene
Tiflis'e varırsın,
Sonra Bakü,
Rostov,
Ve sonra gidersin, ve gidersin...
Ve işte böylece
Varırsın Moskova'ya.

Ah! İşte o Moskova'da
Arkadaş Lenin[1] yaşar.
O, yücedir, en ulu halife kadar.
Ama her daim fukaranın[2] durumunu anlayan türden,
Bir halifedir o.
İşte tam da bundandır,
Trabzonlu Ali sever onu.
Ali bir teknede kürekçidir.
Kazanır aylık
Üç buçuk lira.
Sabahtan akşama çalışsa da.
Ve tekne sahibi sever onu
Bir yük hayvanıymış gibi:
Gider,
Gider,
Gider.

Ali, seviyor Lenin'i.
Ona dair öğrendi
Bir Rus denizcisinden.
Gösterdi ona
Lenin'in fotoğraflarını,
Dedi:
"Lenin horoş"[3]
Ali dedi:
"Çok?"[4]
Ve Rus dedi
"Ya?
Lenin var[5]
Burjuy[6] yok"
Burjuy -hani zengin gibi,
Efendi, ağa gibi,
O ki oturur diğerlerinin üstüne,
Başkasının terini içer
Ve sever
her daim
Oturup nard[7] oynamayı.

Anladı Ali,
"Lenin, büyük[8] halife."
Büyük halife ama
Hep fukaranın halini anlayan bir halife.
Ve sevdi onu,
O uzaklardaki Lenin'i
Dert dolu yüreğiyle Trabzonlu Ali.

II

O gün yas vardı Moskova'da
Ve yas parlak bir şekilde yanıyordu.
Diyebilirdin ki, proletarya yetim kalmıştı.
Ona yakın olan herkes
Biliyordu çoktan
Kızıl Lider yoktu artık...

Lider kapadı gözlerini,
Ki bir daha açamayacak hayata.
Lider uyanamayacağı
Bir uykuya kapıldı.

O gün Komünist Partisi
Çoktan başlamıştı güçlendirmeye kuvvetini
Bir barikat kurmak için
Acı kaybın önüne
Moskova'da, Tiflis'te, Bakü'de
Azmini betondan inşa etti
Ve ruhunu demirden dövdü.
Çelikleştirdi kendisini, ki yarın,
O değerli kaybın yerine
Bir kolu
Bir pazulu yumruğu yerleştirebilsin diye
Düşmanın gırtlağına.

O gün dert dolu sevgisiyle
Ülkemizin her bir proleteri
Hissetti aynı bugünkü gibi
Aynı bugünkü gibi savaş günü gelmişçesine
Kuvvetini toplayıp
Son gücünü de derleyip,
Ve feci bir hücuma kalkması gerekirmiş gibi;
Ki böylece işçi diktatörlüğü yaşar
Ve kazanır,
İlyiç olmadan...

III

Ve radyo sinyali ulaştı o gün,
Yeri kesen bir kılıçmışçasına,
Ölümlü radyo sinyali o gün
Ulaştı Moskova'dan Trabzon'a.
O gün çok çalıştı Ali
Soldu benzi o yüzden.
Vücudu terle kaplıydı,
Ama daha edecek işi vardı.
Her bir kası sızlanıyordu,
Eve götürülmek için,
"Yeter!", "Yeter" diyorlardı!
Senin şu yorgunluğun...

Akşamdı.
Karanlık kıyı boyunca
Gidiyordu evine Ali.
Ve şans eseri kıyıda gördü
Tanışı olan Rus denizcisini.
Yaklaştı,
Selam vermek için,
Elini sıkmak için eski bir tanışçasına
Ve nazikçe fısıldadı kulağına.
"Horoşo Lenin!"[9]
Yaklaştı.
Üzgündü denizci.
Yüzü tanış değildi, çaresizdi.
Ve demedi her zamanki "drasti"sini[10]
Ama onun yerine,
Yumuşakça [dedi],
"Ali, Lenin yok."[11]
Yoktu artık.
Gitti.
Dağ gibi bir dalga vurmuşçasına,
Ağır geldi.
Anladı bu kelimelerdeki kara anlamı,
Denizci Ali...

IV

Akşam vakti
Trabzon uyuyor.
Tek bir köpek bile havlamıyor.
Yalnızca polis, bir köpekmişçesine,
Uyanık,
Devriye atıyor sokaklarda.
Kara çınarlar hışırdıyor
Fısıldıyor karanlıkta,
Trabzon uyusa da,
Ama işte, uyanıktı Ali.

Bir hırsız gibi gidiyor Ali,
Karanlıkta duvarları geçerek.
Bir hırsız gibi gidiyor Ali,
Nereye?
Yalnızca o biliyor.

Nazikçe yaklaşıyor oraya
Bir bina.
Karanlığın için kaybolmuş,
Eğri büğrü bir tabela var orada...
Çizilmiş üstüne,
Biliyor
Basit:
Çekiç ve orak.

Bir hırsız gibi dönüyor oraya
Polis şaşı ve şişman
Şehirdeki binaya deniyor:
"Rus konsolosluğu."
Ali hırsız gibi yaklaşıyor oraya.
Polis yanından geçiyor.
Ali atlatıyor onu,
Yaklaşıyor kapıya.
Zili çalıyor.
Zilden de daha keskin,
Derin sessizlikte
Bir yürek
Çarpıyor.

Açıldı kapı.
Girdi içeri.
Muhafız bir tek,
Hala uyanık olan.
Tanıyor
Kardeş Ali[12]'yi
Genelde birlikte giderdiler yüzmeye.

Ama çoktandır gece olmuş,
Çoktandır bu kadar geçken,
Nedir Ali'nin istediği?
"Konsolos?"
"Ha-ha..."
"Gece oldu"
"Geç oldu."
Ama şansına Ali'nin
Geliyor konsolos.
"Lenin yok?"[13] diye soruyor Ali.
Sessizlik.
Bir çekiç dövüyormuş gibi.
Ve göğsünü tutup
Homurdanıyor
"Nyet horoşo."[14]

Ve sonra yere bakıyor,
Sanki bir şeyden korkarmışçasına,
Acıyla dolu, diyor,
"Ali ploh,[15] Ali ağlıyor.[16]"

Eğiyor boynunu,
Sessizce sunuyor saygısını ve üzüntüsünü,
Ve,
Sırtı duvara dönük ayrılıyor...

V

Başka ne?
Hiç.
Düşünemiyorum bir sebep
Gülmeye veya ağlamaya.

"Selam olsun arkadaş Ali'ye!"
"Zafer İlyiç'in eserine!"

-Yeğişe Çarents
1924

[1] Orijinalde Ermeni alfabesiyle Türkçe (Çarents, Türkiye hakkındaki şiirlerinde Türkçe kelimeleri sıklıkla kullanır).
[2] Orijinalde Türkçe.
[3] Horoş: Rusça iyi, güzel.
[4] Orijinalde Türkçe.
[5] Bu ve sonraki satır orijinalde Türkçe.
[6] Rusça'da burjuvazinin bir çeşit argo kısaltması.
[7] Bir çeşit Rus tavlası, bizdeki Mültezim tavlaya benzer.
[8] Orijinalde Türkçe.
[9] Güzel Lenin.
[10] Rusça merhaba.
[11] Orijinalde Türkçe.
[12] Orijinalde Türkçe.
[13] Orijinalde Türkçe.
[14] Rusça, iyi değil.
[15] Ploh: Rusça hasta, [durumu] kötü
[16] Orijinalde Türkçe.

Kaynak:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder